#Zihin Bulandıran “Doublethink” Nedir?
- Öykü Yavuz
- 3 Nis
- 3 dakikada okunur

Size "Doublethink" nedir diye sorsam? Ya da "Çifte düşünce" nedir diye de sorulabilir. Aslına bakarsanız pek çoğumuzun aşina olduğu, yine çoğu kişinin bu kavramın ne olduğunu bilmese de kendi hayatında kullandığını söyleyebilirim.
"Doublethink" kavramı ilk olarak George Orwell'ın muhteşem distopik romanı "1984"'te ortaya atılmış bir ifadedir. Orwell, bu terimi baskıcı rejimlerin bireylerin zihinlerini nasıl kontrol ettiğini ve manipüle ettiğini açıklamak için kullanmıştır."1984" romanında "doublethink," bir kişinin aynı anda iki çelişkili inancı kabul etme yeteneği olarak ifade edilir. Kitapta bu kavram, Parti'nin iktidarını sürdürmek için kullandığı ana araçlardan biridir.
Gel gelelim, günümüzde bu distopya teriminin gerçeğe dönüştüğünü söyleyebiliriz. En azından Çifte düşünce olarak çevrilen bu manipülasyon ve doğru ile yalanın aynı anda inanılması gerçeğini...
Burada "Ne saçmalıyor bu adam? Doğru doğrudur, yalan da yalandır. Her ikisine de niye inanalım? Akıl var mantık var. " diyebilirsiniz. Haklısınız... Lâkin birazdan vereceğim örneklerle konunun hangi boyutunun nasıl anlaşılması gerektiği daha iyi bilinecektir diye düşünüyorum..
Efendim, bugün gerek çevresel, gerek toplumsal, gerek siyasi, gerekse sosyal medyanın belirlediği veya şekillendirdiği belli bazı değişken normların var olduğunu biliyoruz. Çocukken bunu yakın çevremiz ve ebeveynlerimiz yaparken, topluma karıştığımız ve belli statüleri elde ettiğimiz yetişkin halimizde de özelikle yönetim anlayışı ile tekrar şekillenen hayat anlayışımız, doğru olduğuna inanmasak da sürdürmeyi seçtiğimiz bir hayatı yaşamamıza sebep olabiliyor. Misal hiç sevmediğimiz bir işte çalışarak seviyormuşuz gibi davranabiliriz. Veya memnun olmadığımız yönetim anlayışından memnun gibi yaparak hayatlarımıza mutlu mesut devam edebiliriz. Zira doublething özelikle yönetimin kendi siyasi emellerine ulaşmak için kitleleri düşünmekten, sorgulamaktan uzaklaştırmak için sistemli olarak uyguladığı bir manipülasyon tekniğidir. Hatırlayın! Partinin sloganı neydi? “*Savaş Barıştır. Özgürlük Köleliktir; Cehalet Güçtür*”
Ne kadar tanıdık değil mi? Kitabı okuyanlar hemen hatırladı bu ifadeleri…
Yine sosyal medyanın toplumları dizayn eden güzellik, yaşam stilleri, apolitik ya da politik görüşlülük, inançlar ve trendler şeklindeki baskın, yönlendirmeci ve insanları çelişkiye düşürecek pek çok fikri aynı anda dolaşıma sokarak doğru ve yanlış algımızı manipüle ettiğini söyleyebiliriz.
Bir kişi bir yandan gerçek güzelliğin iç güzelliği olduğunu ifade eden paylaşımlar yaparken, kendi fotoğraflarını filtre etmeden paylaşamayabilir. Doğayı tahrip eden maddeleri yerden yere vururken kendi hayatından bunları kullanmaktan vazgeçmez. Sağlığın önemini vurgulayan yazılar yazar ama günlük yaşantısında buna hiç uymaz ve sağlıksız atıştırmalıklar tüketir. Dini veya tasavvufi içeriklerle alçakgönüllülüğe vurgu yapar fakat kendi ailesine bile öyle davranmaz. Bu verdiğim örnekler ikiyüzlülük gibi gelebilir size lâkin riya yapan bir kişi bunu belki çıkarları elde etmek için yapar ancak çifte düşüncede her iki düşünce ve uygulama eşit şekilde değer görür. Mesela daha önce iyi diye bildiğiniz ve fikirlerini desteklediğiniz bir yöneticinin sonradan zimmetine para geçirdiğini öğrendiğinizde, bunun doğru olduğuna inanırken hâlâ aynı kişiye inanmayı sürdürebilirsiniz. Tekrar ifade etmek gerekirse; Çift düşünce, iki çelişkili inancı aynı anda zihninde tutabilme ve her ikisini de kabul edebilme gücü anlamına gelir.
Aynı anda hem doğal olanın hemde yapay olanın savunulması da diyebiliriz buna… Sosyal medyada mutlu bir hayat sergilerken gerçek hayatta gayet somurtkan, tatminsiz bir kişi olabilir mesela bu kişi. Aşırı ofansif, saldırgan, agresif paylaşımlar yaparken, kendi arkadaşları arasında sakın, kendi halinde ve mazbut bir kişi olabilir…
Her iki kişide aynı kişidir aslına bakarsanız. Bunun böyle olmasına sebep olan şey ise genellikle, fikirlerimizin ve dünya görüşlerimizin birileri tarafından politize edilmesi algı eşiklerimizin bu işi oldukça iyi bilenlerce manipüle edilerek yanlış ve doğru kararlar verme noktasında çelişkilere düşmemizi istemeleridir. Elbette bundan müthiş çıkarlar devşiren büyük şirketler ve kendilerini olduklarından daha büyük göstermek isteyen yöneticiler fayda sağlar.
Bu konuyu anlatmama sebep her ne kadar 1984 kitabı olsa da gerçekte Oscar'lı oyuncu Adrien Brody’nin başrolünü üstlendiği “Detachment” yani “Kopma” filmidir. Filmde sistemin bir öğretmenini canladıran Brody, bir dersinde tahtaya “Doublethink” İfadesini yazarak açıklar ve sonunda şöyle bir konuşma yapar
“Her gün 24 saat, hayatımız boyunca, bazı güçler, ölene dek bizi aptallaştırmak için sürekli çalışacak. Bu yüzden kendimizi savunmak ve bu saçmalığı beynimize sokma girişimleriyle mücadele etmek için hayal gücümüzü canlandıracak, vicdanımızı ve inanç sistemimizi geliştirecek tarzda okumayı öğrenmeliyiz. Zihnimizi savunmak ve korumak için okuma alışkanlığı kazanmalıyız.” Başka şansımız yok!
Zihninizi bulandırmalarına izin vermeyin!
Başka bir Akıl Fikir Gezegeni bölümünde görüşünceye dek Sağlıcakla kalın. /içaforiz
Comments